🏓 Eşim Içki Içiyor Ben Namaz Kılıyorum
ERCÜMENT: Ondan sonra, onun istediği böyle hep kandırıyorlar beni diyo, ben sağlam bişey arıyorum diyo. İBRAHİM: Hay g..verene bak, heeee. ERCÜMENT: Dedim abi o zaman bana takılacan biraz.
İçki içen; ama namaz kılmak isteyen veya içkiyi bırakıp tevbe eden bir Müslüman namaz için kesinlikle kırk gün beklememeli, en yakın vakitten başlayarak namazlarını kılmalıdır. İçki içen kimsenin 40 gün süreyle namazlarının kabul edilemeyeceğine dair hadis kitaplarında yer alan bir rivayet şöyledir: Abdullah b.
GizliÜye. merhabalar ben 20 yaşındayım. Gerektiğinde alkol alıyorum ama namazımı da kılıyorum. Bazı arkadaşlarım hem içki içip kıldığın namaz kabul olur mu diyorlar ama bu Rabbime kalmış bir şey. Alkol almamak istiyorum ama tadını falan seviyorum rakı masasını seviyorum. Kapalı değilim, yorum yapıyolar işte beş
Ben 5 yıllık evli, genç bir kadınım. Bir de 3 yaşında oğlumuz var. Eşimi çok seviyorum. O da beni seviyordu. Ancak son zamanlarda giderek benden ve evimizden uzaklaştığını
Sonolarak dün bir soru-cevap videosu yayınlayan Subaşı, "Namaz kılıyorum demiştin, bıraktın mı" sorusuna cevap verdi. 4 / 26 "ÇOK DİNDAR BİR AİLEYİZ"
Şeyma'ya, "Namaz kılıyorum demiştin, Hiç öyle göstermesem de. Ben Allah’a çok inancı olan biriyim. Melisa’yı da öyle yapıyorum. Namaza başladım, içki içmiyordum. Bu
12010. 02.12.2012. Bir arkadaşım var ablasının eşi ve kayınvalidesi içki içiyor. Kayınvalidesinin yaptığı yemeği getirmiş içki içen birinin yaptığı yemek yenir mi caiz mi? Selamünaleyküm. Alkol kullanan birinin haram işliyor olması, onu tamamen atmamızı gerektirmez. O haramı işlerken onunla bulunmaz, tepki gösteririz.
GDJCPME. KÜNYE HAKKIMIZDA HARİTA YASAL ARA İLETİŞİM ANASAYFA Sorularla İslam Aile Meseleleri Eşim Namaz Kılmıyor Ne Yapmalıyım? Bir kimse eşi namaz kılmıyorsa ondan sorumlu mudur? Eşi namaz kılmayan kişi ne yapmalıdır?İslam’a göre her fert, kendi yaptıklarından sorumludur. Başkalarının yaptıklarından sorumlu değildir. Kur’an-ı Kerim’de “Hiçbir günahkâr, başkasının günahını çekmez. Eğer yükü ağır gelen kimse onu taşımak için başkalarını çağırsa onun yükünden hiçbir şey alınıp taşınmaz. Akrabası dahi olsa kimse onun yükünü taşımaz” Fâtır, 35/18 buyurulur. İslam, her insanın bir iradesi ve seçme hürriyeti bulunduğunu ve bunun sonucu olarak yaptıklarından sorumlu olacağını bildirmiştir. “Herkes kazandığı karşılığında rehindir.” Tûr, 52/21;“Her kim zerre kadar iyilik yapmışsa onu görür, kim de zerre kadar kötülük yapmışsa onu görür.” Zilzâl, 99/7-8; “O Allah yaptığından sorumlu değildir. Onlar ise, sorumlu tutulacaklardır.” Enbiyâ, 21/23 mealindeki âyetler buna delildir. Eşi namaz kılmayan kişi ne yapmalıdır? Bir Müslüman, ibadetlerini yerine getirmezse bunun hesabını Allah’a verecektir. Diğer müslümanlara düşen ise ona nasihat etmek ve telkinlerde emr-i bi’l-ma’ruf bulunmaktır. İnsanın emr-i bi’l-ma’rufa en yakınlarından, ailesinden başlaması esastır. Nitekim Hz. Peygamber’e de böyle emredilmiştir. Rabbimiz ona tebliği emrederken, “Önce en yakın akrabanı uyar” Şu’arâ, 26/214 buyurmuştur. Hadis-i şerifte de her Müslümanın yönetimindekilerden sorumlu olduğu belirtilmiştir Buhârî, Cumua, 11; Müslim, İmâre, 20. Eşlerin birbirlerine ve çocuklarına karşı, maddî konularda olduğu gibi manevî alanlarda da sorumlulukları vardır. Bu sorumluluk, dinin gereklerini öğretmek ve telkin etmektir. Zira, Allah Teala, Hz. Muhammed’e hitaben şöyle buyurur “Ailene namazı emret; kendin de ona sabırla devam et. Senden rızık istemiyoruz; aksine biz seni rızıklandırıyoruz. Güzel sonuç, takvâ iledir.” Tâhâ, 20/132. Bu itibarla, bir kimse, namaz kılmayan eşine, beş vakit namazını vakti içinde eda etmesi için, namazın maddî ve manevî faydalarını güzellikle anlatmalı, geçmişteki ihmalkârlığından ötürü tövbeye davet ederek namaz kılmaya iknaya çalışmalıdır. Güzellikle yapılacak tavsiyelere rağmen, eşin namaz kılmamasının sorumluluğu tamamen kendisine yani kılmayana aittir. Kaynak Diyanet İşleri Fetva Kurulu İslam ve İhsan PAYLAŞ İslam ve İhsan İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de “Allâh katında dîn İslâm’dır …” Âl-i İmrân, 19 buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan böyle bir dîn aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” Âl-i İmrân, 85 ... Peygamber Efendimiz Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret hac etmendir” buyurdular. “İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular. İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16 Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir. Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” Muvatta’, Kader, 3. Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir. Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307 Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” er-Rad, 28 Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir. İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal ilm-i hâl sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır. İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz. Erkam Medya © islam&ihsan 2013 - 2022 altında yayınlanan yazıların tüm hakları mahfuzdur. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi yazıların tamamı izinsiz kullanılamaz.
eşim içki içiyor ben namaz kılıyorum